EHL-İ SÜNNET AKAİDİ
CENNET HAKKINDA
Cennet, şu an vardır ve 7 kat göğün üzerindedir. Altın, gümüş ve çeşit çeşit mücevherlerden inşa edilmiştir. Toğrağı zaferan, çamuru ise miskten ve çakılları yakut ile incidir. Orada giyilen elbiseler hiçbir zaman eskiyip çürümez. Cennet ehli olanlar, gözleri sürmeli birer genç olurlar. Yüzlerinde ve vücutlarında kesinlikle kıl ya da tüy olmaz. Boyları 70 Arşın uzunluğundadır. 70 çeşit elbise ve süse bürünürler. Her bir saatte başka bir renge bürünürler. Cennetteki Hurilerden birinin bir eli dünyaya inerse nuru ile yeryüzü ve gökyüzü arası aydınlanır.
Yeme içme ve şehvet bakımından her bir kimseye Allah Teâla 100 insan kuvveti verir. Yediklerini ter olarak dışarı atarlar. Terleri ise misk olup bedenlerine güzel kokular yayar. Tuvalet ihtiyacı ve balgam’a benzer kötü şeyler onlarda olmaz. Baldan, sütten, şaraptan ve sudan ırmaklar yanlarından akar. Her birinin en 70 bin Hurisi olur. O hurilerin tamamı bakiredir ve güneşten daha parlak nura sahiptirler. Öyle ki zarafetlerinden dolayı neredeyse bacaklarındaki damarlar gözükür.
Cennette en az mükâfat sahibi olan kimsenin sarayı, bahçesi ve mülkü 1000 yıllık mesafe uzunluğundadır. Oturduğu yerin yüksekliği ise 100 Bin Arşın yüksekliğinde olur. Ona 300 hizmetçi verilir. Sofra kurulduğunda 300 çeşit yemek önüne serilir.
Cennet ehli olan bir kimsenin canı bir meyve çektiği zaman ağaç kendiliğinden gelip ucunda meyva olan dalını ona uzatır. Dolayısıyla hangi çeşit meyve isterlerse onu yerler. Acıktıkları zaman ise sofralar ardı ardına onların önlerine getirilir. Öyle ki cennette ki üzümlerin her bir tanesi bir karpuz tanesinden çok daha büyüktür. Ağaçların yaprak ve dalları ise altın, gümüş ve mücevherlerdendir.
Hurilerin içerisinde belli bir kısım vardır ki Allah Teala onları misk, zaferan, amber, kafur ve ab-ı hayat ile yaratmıştır. Onların boyunlarında, “ Kim bize sahip olmak istiyorsa Allah Teala’ya itaat etsin “ diye yazmaktadır.
Cennet ehlinin oturduğu tahtları ise 100 fersah yüksekliğindedir. Ayrıca altından olup üzeri türlü türlü zebercet ve yakutlardan oluşan mücevherat ile süslüdür. Bu tahta sahip olan kimseler üzerine oturmak istediklerinde veya inmek istediklerinde taht onlar için alçalır ve yükselir. Cennet ehli olan kimselere giydirilen taç yeryüzü ve gökyüzü arası mesafesinde parlaklık yayar. Sonuç itibariyle cennetteki nimetlerin bir benzerini ne gözler görmüştür ne kulaklar duymuştur ne de bugüne kadar gerçek anlamda tarif edebilmiştir.