EHL-İ SÜNNET AKAİDİ
MAHŞER VE DİĞER ŞEYLER HAKKINDA
Hepimizin bilmesi ve iman etmesi gerekir ki İsrafil (Aleyhisselam) zamanı geldiğinde (ayrı ayrı 2 kez) Sura üfürecektir. Sur, nurdan yaratılmıştır. Yeryüzü ve gökyüzü kadar büyüktür. Üzerinde tüm ruhlar adedince delikler vardır.
Birinci surun üfürülmesiyle Allah Teâla arş, kürsi, levh, kalem, cennet, cehennem haricinde ruh giydirilen her ne kadar yaratılmış varsa hepsi helak olacaktır. Daha sonra Allah Teâla’nın meniye benzer bir şekilde âleme yağmur yağdırmasıyla âlem yeniden otun yeşermesi gibi yeşerir.
İsrafil (Aleyhisselam) ikinci defa sura üfürür. Bu kez de tüm ruhlar kalkarak surun üzerinde bulunan deliklere doğru gidip kendi yerlerine yerleşirler. Daha sonra oradan ayrılarak gelip kendi cesetlerine yerleşirler ve bu şekilde tüm âlem ayağa kalkar. Allah Teâla’nın emriyle hepsi ŞAM topraklarında bir araya gelir. Bu sırada kâfirler yüzüstü sürünerek gelirler. Müslümanlar ise binek üzerinde kimiyse yaya bir şekilde gelir. Cenab-ı Hak yapılan tüm iyi ve kötü amellere karşılık herkese hesap sorar ve herkes yaptığı amele göre cezasını görür. Ancak Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın ŞEFAATİNE nail olanlar bundan müstesnadır.
Herkesin birbiri üzerindeki hakkını alır ve hak sahibine hakkını verir. Hayvanlar da buna dâhildir. Daha sonra Allah Teâla hayvanları yok eder ve bunu gören kâfirler, “Keşke bizde onlar gibi yok olup gitseydik” diyerek dövünürler.
O günde Allah Teâla, arada hiçbir perde ve herhangi bir tercüman olmadan tüm yaratılmışlardan hesap sorar. Kimse ayıp ve kusurlarından haberdar olmasın diye ilk önce Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın ümmetinden hesap sorar. Daha sonra Allah Teâla’nın emriyle bir hava eser ve bu hava herkesin amel defterlerini götürüp boyunlarına asar. Melekler gelirler ve boyunlarda asılı olan kitapları alıp Müslüman olan kimselerin SAĞ ELLERİNE teslim ederler. Eline geçtiği zaman kişinin kitabı, ameli ne kadar iyi ise o kadar aydınlanıp parlar. Aynı zamanda ameli ne kadar kötü ise yine kitabı bir o kadar kararıp siyaha bürünür. Kâfir olanların amel defterlerini arkalarından sol ellerine doğru verirler. Zira o zaman onların elleri arkadan bağlı olacak.
Defterler dağıtıldıktan sonra herkes kendi amelini okumaya başlar. Kitabını okuyup iyi amelden başka bir şey görmeyen kimselerin yüzleri de kitapları gibi aydınlanıp parlar. Ameli iyi olmayanlara gelince onların da kitapları gibi yüzleri siyahlaşıp kapkara kesilir.
Daha sonra Allah Teala, sevapların yazılı olduğu kitapları mizanın sağ tarafına, günahların yazılı olduğu kitapları ise mizanın sol tarafına konulmasını emreder. Sevapları ağır olan CENNETE, hafif olan ise CEHENNEME gider. Ancak Cenab-ı Hakk’ın affettikleri bundan müstesnadır.
Mizan bittikten sonra Allah Teâla cehennemin üzerine sırat köprüsünü kurdurur ve tüm yaratılmışlara onun üzerinden geçmelerini emreder. Sırat köprüsü, kıldan ince ve kılıçtan keskindir. Yüksekliği ve uzunluğu bin yıllık mesafededir. Kâfir ve günahkâr olanlar çengellere takılarak sırat köprüsünden cehenneme düşerler. İyilikte bulunan kimselerin her biri kendi amellerine göre geçerler. Bazıları gözaçıp kapayıncaya kadar, bazıları şimşek gibi, bazıları binek üzerinde ve bazıları yürüyerek geçip cennete gider. Ayrıca yüce Allah sırat köprüsünü kişinin ameline göre genişletir.