logo

logo

YARADILMIŞLARIN İLKİ

ALINLARDA PARLAYAN NUR

Fakat Cenâb-ı Muhammed Mustafa' nın kendi zürriyetinden bir Resûl olduğunu ve eğer o olamasaydı yaratılışın olmayacağını öğrendi ...

Ve ellerini ulvilik âlemlerine kaldırıp yalvardı:

- Ey Rabbim! Beni bu oğlum hürmetine affet!...

Âlemlerin Rabbi'nden ferman erişti:

- Ey Âdem! Eğer bütün gökler ve yerler halkı için bu oğlan hürmetine benden rahmet ve şefaat dilesen, indi ilâhiyemde makbuldür ...

İşte Âlemlere Rahmet olanın şan ve şerefi ...

İrfan denizine gark olmuş din büyüğü seman-ı Farisi' den:

"Cebrâil (a.s) Allah' ın Resûlüne gelip dedi: Rabbin duyurdu ki, eğer İbrahim' i dost edindimse seni de sevgili edindim ve kendime senden daha keremli bir mahlûk yaratmadım. Dünya ve halkını şunun için yarattım ki, senin kerem ve faziletinin bence ne olduğunu kendilerine göstereyim. Sen olmasaydın, dünyayı yaratmazdım ..." ( Mevahibü'l-Ledüniyye ).

Burayı gönlümüzden dökülen muhabbet damlaları ile noktalıyoruz.

Ne sen, ne ben, var olduk,
Allah Resûlü olmasa.
Yana yana nâr olurduk,
Allah Resûlü olmasa.

Ne toprakta gül biterdi,
Ne de bülbüller öterdi,
Gündüz geceden beterdi,
Allah Resûlü olmasa.

Sabah, akşam, gündüz, gece,
Işık ışık, hece hece,
Çözülmezdi şu bilmece,
Allah Resûlü olmasa.

Ne arılar bal yağardı,
Ne ağaçlar dal yapardı,
Kim kırmızı-al yapardı,
Allah Resûlü olmasa.

Bülbül güle ne söylerdi,
Bize kim imdât eylerdi,
Miskin Necâti neylerdi,
Allah Resûlü olmasa.

123