logo

logo

EFENDİMİZ (S.A.V)'İN MEDİNE DÖNEMİ

İLAHİ HAŞYET

Sahabeler yine sordular:

- Ey Allah’ın Resulü, Mümin kimdir?

Şu cevabı aldılar:

- "(Gerçek) Müslüman, müminlerin mal ve canlarını kendisine emanet ettikleri kimsedir!"

- Femenil mühacirü = Muhacir (hicret eden) kimdir?

"Kötülükleri terk edip onlardan uzaklaşan kimsedir."

Bir başkası şöyle sordu:

- İslam nedir, ey Allah'ın Resulü?

Ona da şu cevabı verdiler:

- "Kalbin, Allah için selamet bulup, Müslümanların da dilinden ve elinden selamet bulmalarıdır!"

Muazzez sahabilerden Ebu Hureyre Hazretleri anlatır:

Allah’ın Resulü hutbe irad ediyorlardı:

- Nefsimi kudretinin elinde tutan Allah adına yemin ederim ki!

Dedi ve sustu. Sonra bu başlangıcı iki kere daha tekrar etti ve hafifçe ileriye doğru eğildi. Birden herkesin başı yerde ve gözlerinde iplik iplik yaş. Kendimizden o türlü geçmiştik ki, Allah Resulünün ne için yemin ettiklerini unutmuştuk.

İşte Cihan günlerini cennetlere döndüren nur asrı.

Bir gün de, sahabilerden Muaz Hazretlerine şu öğüdü verdiler:

- Ya Muaz! Allah'tan korkmak ve himayesine girmek, doğru konuşmak, verdiği sözde durmak, emaneti ödemek, hıyanet etmemek, komşu hakkını korumak, öksüze merhamet etmek, tatlı sözlü olmak, herkese selam vermek, güzel amel ve işlerde bulunmak, uzun emellerde bulunmamak, imanını korumak, Kur'an'ı anlamak, ahreti sevmek, hesabın korkusunu taşımak ve herkese şefkat kanatlarını germeyi tavsiye eder; hikmet sahiplerine kötü söz söylemekten, doğruyu yalanlamaktan, günahkâra itaatten, adil hükümdara isyandan ve yeryüzünde bozgunluk çıkartmaktan seni nehyederim. Nerede olursan ol, takva üzerinde olup Allah'tan korkmak ve her günahın akabinde tevbe etmekle tavsiye ederim. Gizli günah işledinse gizli, aşikâre isyan ettinse aşikâre tevbe edersin.

Bir adam Peygamberler Peygamberinin nur bağışlayan huzuruna geldi, can ve gönülden taşarak şöyle dedi:

- Ey Allah'ın Resulü! Allahü Teâlâ senin sayende bütün Müslümanları mübarek kıldı. Ben ise şahsım için senden bir hayır, iyilik isterim!

Allah Sevgilisinin mübarek yüzlerinde nokta nokta elmas. İki veya üç kere "Elhamdü lillah!" dedikten sonra adama dönüp:

- Sen, dediler; bir öğüt mü istiyorsun?

- Evet, ey Allah’ın Resulü!

Tekrar sordular:

- Bir öğüt mü istiyorsunuz?

Adam atıldı:

- Evet, ey Allah'ın Resulü!

Bunun üzerine şöyle buyurdular:

- "Bir şey murad ettiğin zaman, sonunu düşün, Şeriat'e muvafık ise onu hemen yap, Şeriat'e muvafık değilse ondan hemen vazgeç!"

Sahabelere öğütleri:

- "Kendinizi, bir hurmanın yarısı ile de olsa Cehennemden koruyun. Bunu da bulamayan, tatlı söz ile kendisini korusun!"

12