EFENDİMİZ (S.A.V)'İN GAZALARI
TEBÜK GAZASI
Hicretin 9.yılındayız. Bu yıl, zekât emrine karşı duran Temim oğulları tepelendi. Kelam ve şiir kabiliyetlerine güvenen bazı şairler Medine'ye gelip Peygamber şairlerine mağlup oldular. Yemen'den Müslümanlığı öğrenmek için elçiler geldi. Birçok fesahat harikaları cereyan etti. Büyük şair Kaab İbn-i Züheyr İslam ile nurlandı ve meşhur "Bürde" kasidesini Peygamber huzurunda okudu. (İleride tafsilat verilecek). Ve bu yıl, Peygamber başbuğluğunda Şarki Roma İmparatorluğu üzerine yüründü.
Tebük, Medine ile Dimeşk arası, belirli bir yerdir ve gazaya ismini vermiştir.
Allah'ın Resulü 9.yılın Recep ayında, emrinde 10 bin atlı, 30 bin yaya, Medine'den çıktılar. Ver elini Rum illeri.
Artık İslam, şevket ve haşmet devrinde. İçinden fışkırdığı büyük dünyayı toslayacaktır. Artık İslam'ın muazzam aksiyon demi gelmiştir. Ve bu aksiyonun gerektirdiği şartların kıvamlaştığı saat.
İşte Tebük budur.
On bin atlı ve otuz bin yaya, başlarında Kâinatın Efendisi, Medine ve Şam arası Tebük mevkiine doğru bir çığ gibi ilerliyor.
FAZİLET YARIŞI
Sahabilerde bir gayret. Herkes malını mülkünü, atını, davarını, imkânını, iktidarını, canıyla beraber Peygamberler Peygamberinin tuttuğu tepsi üzerine döktü. Cihan Sıddıkı Hz. Ebu Bekir (r.a), bütün servetini verdi.
Abdurrahman bin Semura:
- Bu gazaya hazırlandığımız zaman, Hz. Osman, bin altını hırkasına sarıp getirdi ve Allah'ın Resulünün önüne döktü. Âlemlerin Efendisi mübarek elleriyle altınları karıştırdılar ve buyurdular: "Bundan böyle Osman'a yaptığı zarar vermez!"
Ve daha niceleri, niceleri. Bütün Müslüman kadınlar elmaslarından ve altınlarından soyundular. Bütün ziynetlerini Hak davası uğruna sebil ettiler.