EHL-İ SÜNNET AKAİDİ
KADER VE KAZA HAKKINDA
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki ne kadar hayır yahut şer varsa hepsi Allah Teala'nın yarattığı kaza ve kaderle olur. Ancak Cenab-ı Hak hiçbir zaman günah ve kötü işlerden razı olmaz.
Kaza, Allah Teala'nın bir şeyi önceden dileyip olmasını istediği şeydir. Kader ise dileyip olmasını istediği şeyi yaratmasıdır.Mesela yüce Allah, daha öncesinden bir kimsenin fakir olmasını istemesi kaza'dır. Kişinin var olduktan sonra fakir olması ise kaderdir. Dolayısıyla kaza yaratılmadan önce var olur. Kader ise eşyanın var olmasından sonra yaratılır.
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki yapılan hayırlı ameller, Allah Teala'ya fayda vermediği gibi, hiçbir günah ve kötü fiil de O'na zarar vermez. Çünkü O bu alemden Müstağni(Kimseye ihtiyacı olmayan)'dir.
Allah Teala, günahlardan sakınmamızı ve O'na itaat etmemizi emretmiştir. Kimilerine itaatlerinden dolayı mükafat, kimilerine de itaat etmeyip günah işlediklerinden dolayı azap verir. Nasıl ki Allah Teala'nın yaptığı işler, belli bir garez yahut özel muamele taşımıyorsa aynı şekilde zarar veya fayda vermek için de değildir. Ancak o an ki durumda gereken en uygun şey(maslahat) ne ise onu yapar.
Bilmemiz ve iman etmemiz gerekir ki Allah Teala yarattıklarının her birine iyi muamelede bulunmak zorunda değildir. O irade ettiği ve dilediği gibi hareket eder. Nitekim verdiği mükafat O'nun ikramı, cezalandırması ise adaletidir. O'nun yapmak zorunda olduğu üzerine farz olan hiç bir şey yoktur. Kendi mülkünde istediği gibi tasarrufta bulunur. Dilerse büyük bir günahı af ve mağfiret eder, dilerse küçük bir günahtan dolayı insanı azaba müstehak eder.
Bu her iki konuşma şekline: "Allah Teala'nın konuşması, Allah Teala'nın kelamı ve Kur'an-ı Kerim" denir. Ancak, ses ve harf olmaksızın meydana gelen Kur'an-ı Kerim, ses ve harf olmaksızın meydana gelen kelamından daha fazla kullanılır.