logo

logo

EFENDİMİZ (S.A.V)'İN MEDİNE DÖNEMİ

İNCE VE DERİN HİKMETLER

Muaz İbn-i Cebel Hazretlerini Yemen'e gönderdiler ve ona sordular:

- Ya Muaz! Orada nasıl hüküm vereceksin?

- Allah'ın Kitabıyla.

- Kitapta yerini bulamazsan?

- Allah Resulü'nün sünnetiyle.

- Ya onda da bulamazsan?

- Bana verdiğin ilim ve ruhla içtihad ederek.

Allah'ın Sevgilisinin mukaddes dudaklarında ilahi bir tebessüm, buyurdular:

- Allah'a şükürler olsun; Resulü'nün elçisini Resulü'nün sevdiğine erdirdi.

İşte insanlığı saran ilahi hikmet.

Medine içinde bir çarşı. Bir buğday yığını ve yanında bir satıcı.

Allah'ın Resulü buğdayı muayene ediyor ve rutubetli olduğunu görüyorlar ve soruyorlar:

- Buğday ıslakça. Sebebi ne?

Adam cevap veriyor:

-Yağmurdan, Ey Allah'ın Resulü!

- Madem öyle. Niçin buğdayın nemli olduğunu ilan etmiyorsun?

Ve ilave buyuruyorlar:

- Bizi aldatanlar bizden değildir.

İnsanlık buna ne buyurur? Bütün zaman ve mekân boyunca insanlık başını nereye vursa, İslam'dan başka kurtuluş bulamayacaktır. İnsanlığı topyekûn saran anarşinin kökünde bu ruhsuzluk yatıyor.

Abdullah bin Revaha isimli şair sahabiyi Hayber'in yarı malını toplamaya gönderdiler. Yahudiler şanlı sahabiye rüşvet veya hediye teklif ettiler.

Sahabi öfkeyle haykırdı:

12